Ölümün Şarkısı Özgürdür Dedektif Simontaut’nun aşk, akıl ve ölümden oluşan Kalbim Çırılçıplak üçlemesinin son macerasıdır. Simontaut bu macerada sınavların en büyüğüne çatar: karşısında kendi katilini bulur. Cinayet mevkii psikanaliz divanı üzerine örtülen, dünyadaki tüm halılardan çok daha fazla sır sahibi olup da asla ser vermeyen bir Türk halısıdır. Çalınansa bir kafatasıdır. Ancak sadece maddi değil sanatsal olarak da paha biçilmez değere sahip, yeni yüzyılın en büyük eserlerinden biri kabul edilen, üzeri elmasla kaplı bir kafatasıdır bu. Dedektif Simontaut, mesleğindeki en büyük başarısı olarak nitelendirdiği bu zorlu sınavda, üstelik “saf ve temiz” bir aşkla, cazibesiyle bütün polis teşkilatını baştan çıkaran Dedektif Sand’e tutulur. Ne var ki, aşıkları nihai bir süpriz beklemektedir. New York’un renkli karakterleri, şampiyon kadın matador, dünyanın en pahalı sanat eserini yapan heykeltraş, heyecan dolu şehrin acımasız sokaklarında yetişen tehlikeli polis şefi, Dedektif Simontaut’yu pusuya düşürür. Polis teşkilatında edebi tutkularıyla tanınan, “Poe” kodadlı Dedektif Simontaut gögsünde uğur diye taşıdığı Edgar Allan Poe’nun “Kuzgun” şiirine en çok bu macerada ihtiyaç duyacaktır.
İMKANSIZI MÜMKÜN KILAN KİTAP
"Şimdiye kadar kendi katilini böyle ayrıntılı soruşturan bir dedektife rastlanmadı."
Radikal, 20 Mart 2014
"Karakterlerini başarıyla öldüren yazarlar mevcut. Karakter yazarını önce yavaş yavaş sonunda tümüyle pençesine alıp, ondan bağımsız her türlü faliyetten mahrum ederek hayattan el ayak çekmeye yönlendirebilir."
Deniz Yalvaç, Varlık, Mayıs 2014
"Şenyener, esprili bir karma yapmış kültürler rasında üstelik buranın okuruna da daha yakın kılmış romanı… komik ve gerçek üstü bir etki yaratıyor."
Asuman Kafaoglu Buke, Radikal Kitap, 9 Nisan 2014
*Halı: Psikanalizin babası Sigmund Freud’un hastaları için kullandığı divanın üzerini örten Türk halısı, Osmanlı yönetimi altındaki Selanik’te ticaret yapan tüccar eniştesi Moritz Freud’un hediyesiydi. Kaşkay Türklerince üretilen halı İzmir limanından satın alındı. Doğuya ait dokumasıyla 1001 Gece Masalları’nı çağrıştırdığından, üzerine uzananları rahatlatıp, rüyalarını çekinmeden anlatma cesaretini artırarak psikanalize zemin hazırladı. Freud, psikanalizi hastalarından akıllarına geleni elemeden, ayıklamadan söylemelerini talep eden yöntemle kurdu.
|
|
The Song Of Death is Free is the final adventure in the My Heart Stark Naked trilogy of art world murders, featuring Det. Samuel Simontaut. The first book is about love; the second about the mind; the third about death. In this volume, Simontaut confronts his greatest challenge yet: to investigate his own murderer – but he faces a final suprise. The crime scene is a blood-splattered carpet draped over a psychoanalyst’s couch. The rug knows all the secrets but never gives them up. The novel tracks the investigation back to the theft of an iconic art work: a diamond-encrusted skull. Simontaut falls for his seductive blogger colleague, Det. Sand. Her true, womanly love helps him unmask the culpit. A colorful cast of new characters, including a world-renowned female bull-fighter who is framed by her lover, joins familiar personalities from the earlier books, such as the Bronx orphan who grows up to become the Police Chief of the world’s most exciting city, in a climax to the Trilogy that finally reveals Simontaut’s real identity. Simontaut, true to his police codename “Poe,” always carries Edgar Allan Poe’s poem “The Raven” with him as a talisman. This time he needs it more than ever before.
THIS BOOK MAKES THE IMPOSSIBLE POSSIBLE
"Never before has a detective had to investigate his own murder like this."
Radikal, March 20th, 2014
"There are writers who achieve killing their characters. What is rare when characters seduce their writers with a never-ending love that demands full submission."
Deniz Yalvaç, Varlık, May 2014
"Şenyener, with her funny and fantastic provides a humorous cultural combo, while always remaining true to her Turkish readers"
Asuman Kafaoglu Buke, Radikal Kitap, April 9, 2014
*The Carpet that covered Sigmund Freud's psychotherapy couch was a present from his brother-in-law Moritz Freud, a rug merchant in Salonica in present-day Greece, then part of the Ottoman Empire. It was woven by one of the Turkic tribes of the Qasqai Confederacy whose territories ranged through the west of Iran. It was shipped from the Turkish port city Smyrna. The Oriental origins of the carpet, evoking The Thousand and One Nights, encouraged patients to speak freely of their dreams. Analysands were asked to say everything that came to mind without consciously sifting or selecting information, the method upon which psychoanalysis was built. |